22 Temmuz 2008 Salı

Bir gün kendimi Nepal'de buldum.

Hayat bize her gün umulmadık sürprizler hazırlar. Bazı günler farkına varırız da, bazı günler es geçeriz, hayatı da, sürprizlerini de.... Hani bazı günler ötekilerden daha güzeldir ya. Sebebi budur işte.
Bazıları, her yaşananın bir sebebi olduğuna inanır, bazıları, sadece kader olduğuna, psikyatristler, bilinçaltına... Ben, her sabah uyandığımızda karar verdiğimize inanıyorum. Her gün o gün yaşanmalı. Öncesi sonrası yok....

Bir sabah ben de uyandığımda, hayatı olduğu gibi yaşamak istedim. Geldiği gibi.... Nepale götürdü beni hayat. Kendimi bulmaya. Oradaymışım meğer ben zaten... Beni bekler dururmuşum....


Yok yok kişilik bölünmesi yok bende. Sadece kaptırıp gidiyorum öyle bazen... İşte o gün de kaptırdım Nepal'e gittim. Kaptırın kendinize arada, hayat nereye götürecek beni diye kaygılanmadan. Birine kızıp, gidiyorum deyin buralardan, bir sabah gözünüzü bilmediğiniz, tanımadığınız bir ülkede açın. Zor değil, bir bilete bakıyor sadece. Gidilmeye gerçekten değen yerler de pek popüler değil dolayısıyla servet ödemiyorsun bilete. Sadece yolculuğun amaç olduğundan emin olun gidilecek yerin değil...


Bir gün bir arkadaşım, 2009 da tam güneş tutulmasının en güzel Nepal'de izleneceğini söyledi. Ertesi gün Nepal Volunteer Work yazdım google'a, bir kaç hafta geçti, Kathmandu Tribuavan Havaalanında Organizasyon görevlisi tarafından karşılanıyordum. O birkaç haftada aşılarım, biletim, eksiklerim tamamlandı, 12 Mayıs 2008'de yola çıktım. Saat tam 19.00'da.


Bu kadar kısa değil elbet her şey, işin öncesi var, hatta yüzyıllar öncesi var. Genlerime işleyen bir tarih var. Ülkesini toprağını ailesini terkedip tanımadığı bir ülkeye göç eden atalarım var. Her nesli başka ülkede doğan bir ailem var. Durduğu yerde duramayan kanım var. İkinci dünya savaşı sırasında Norveç'e savaşa gönderilip, Almanya'ya esir düşüp, savaş esirleri Sibirya'ya sürüldüğünden ülkesi Azerbeycan'a geri dönemeyip, önce Almanya'ya, sonra Malatya'ya sonra tekrar Almanya'ya yerleşen bir dedem var. Kan davası olmasın diye babasını öldürenlerin onu, onun da katilleri bulamayacağından emin olmak için Sivas'tan İstanbul'a gönderilen ama Karabük'ten emekli bir başka dedem var. Annesi Rusya'da doğan, asil olduğu için Sibirya'ya sürülen oradan Çekoslovakya'ya kaçıp Almanya'ya yerleşen, Almanya'da doğduğu halde, Çekoslovakya, Türkiye, Almanya'da yaşamış bir anneannem var. Ailesi Yugoslavya'dan İstanbul'a göçen ama, dedemle Karabükte evlenen bir babaannem var. Malatya'da doğan Almanya'da evlenen, Alanya'da boşanan, 17 sene aynı şehirde yaşamamış bir annem var. Karabük'te doğan, Almanya'da evlenen, Alanya'da boşanmış bir babam var (haliylen). Amerika'da, Almanya'da, Fransa'da, Azerbeycan'da, Rusya'da akrabalarım var. Dolayısıyla içim hep gitmek ister. Hep başka ülkelerde yaşamak ister. Hatta hepsinde, mümkün olsa....

Gerçi kuantum fiziğine göre mümkün ve oluyor da karıştırmayalım şimdilik.

İnsanın içinden gelenleri yapması gerek. Gitmek istediğiniz bir yer varsa şimdi gidin. Yapmak istediğiniz birşey varsa şimdi yapın. Sevmek istediğiniz biri varsa şimdi sevin. Kalbinizi bir yerde birinde bırakmaktan korkmayın... Sevmekle azalmıyor kalp, çoğalıyor....

Ben kalbimi Nepal'de, ders verdiğim kadınlarda, çocuklarda bıraktım. Geri geldim çoğaldım. Şimdi çok daha büyük bir kalbim var, yine gitmeye daha çok sevmeye hazır....

E bir gün Nepal'e gittim işte ben de.... Böyle başladı herşey.
Nepal, Chitwan, Pathiani, Patalahara'da bir köy evinin kapısında.
Fotoğraftaki evin kapısında....

4 yorum:

Goktug Bilecen dedi ki...

Çektiğin Diğer Fotoğraflarıda burada bizimle paylaşmanı ümid ediyorum.

Adsız dedi ki...

Halil Cibran'la sitene konuk olmak istedim..

İnsanın kendini kaptırıp gitmesi, kendinle buluşması ve daha emin yaşama devam etmesi..Muhteşem..

Asya bir cennet..Asyanın güzelliklerinden nasibini alan biri olarak nepal yazını okuyunca orada olmak istedim. Bu sefer kendimle buluşmak için değil kendimle eğlenmek için...İyiki yazdın..iyiki paylaştın..

Gezmeye ve paylaşmaya devam...

Sevgimle
E.


Siyah Beyaz Zaman Çizgileri

Okulun bahçesinde artık hiçbirşey anlatılmıyor
Susan insanların gönlü kırık bedenleri
Körleşmenin tarihinden izler taşıyor

Yapbozun materyali besinler
Zaman çizgisinin gölgesini yiyorlar

Tıpatıp uyuyor üzerlerine
Bu provasız giysiler

Biçimlerine göre ısmarlanmış
Sipariş gölgeler

Bir kare fotografta bir ömrün orta yeri
Nasıl gelindi oraya
Ve daha nerelere gidilecek

Bedenlerini sürükleyen canlar
Anılar çuval içine
Tüm renkler siyah beyaz gölgelerde

Ebru dedi ki...

esbet; süpersin.. iyi ki de gitmişsin...

Ayça Gürelman dedi ki...

Esbet
selam daha simdi gordum mesajlarini! nerelerdesin sen oyle? kendine iyi bak ve her gordugune bizim icin de bir ikinci kez bak!!!
sevgiler
ayca