Muson mevsimi artık burada. Günün her anı deli gibi bir yağmur başlayabilir. Öngörmenin bir yolu yok. Gece yıldızlara bakıp, yarın hava güzel olacak demek olası değil. Çamaşırları yıkayıp astıktan 7 dakika sonra bardaktan boşanırcasına bir yağmur başlayabilir. Hatta yağmur genelde birilerinin çamaşır yıkamasını bekler gibi… Çok sıcak dayanamayacağım dediğiniz anda iki t-shirt yıkayıp asın anında serinliyor ortalık. Önceleri koşup çamaşırları toplamaya girişiyordum, bir süre sonra anlamsız geldi. Topladığın çamaşırları yağmur dindi diye asmayı bitirdiğin an yeniden başlama olasılığı fazlasıyla yüksek. Bırak ıslansın, kurusun ve yeniden ıslansın… Nasıl olsa eninde sonunda kuru yakalarsın çamaşırları. Gerçi nemden hiçbir şey gerçekten kurumuyor, o ayrı…
Yağmur başlar başlamaz, bahçeye güneşte kurumaya bırakılmış mısırlar hızla toplanıyor. Eğer hız kesmezse deli yağmur mutfak kapısı kapatılıyor, bahçedeki tahta sedirin üstünde duran matlar toplanıyor, pencereler kapatılıyor. Daha hala yavaşlayacağı yoksa içeri girilip bekleniyor. Genelde elektrikler yağmurun hızına paralel kesiliyor. Bir anda ortalığı yağmurdan başka hiçbir şeyin duyulmadığı bir sükunet kaplıyor. Yağmur hızlandıkça dünya sessizleşiyor. Sanki her şey, herkes kendini yağmura, doğaya bırakıyor. İlk bastırdığı anda ki koşuşturma ve acele bir anda bitiyor. Her şey kendine özgü bir huzura kavuşuyor.
Kendini doğanın gücüne, kendini bilmez istikrarsızlığına, seni zerre kadar umursamayan kibirine teslim ettiğin anda uykuya dalıyorsun. Senden büyük bir güç var. Karşı koyamadığın, başa çıkamadığın, anlam veremediğin, katagorize edip dizginleyemediğin. Kontrolü bırakıyorsun. Kontrolü bırakıyorum. Hayatımda ilk kez…
1 yorum:
Şemsiyeyle güneş altında gezdin mi harbiden?
Hayatında ilk kez mi kontrolü bırakıyordun? Emin misin? Ne kadar bırakıyordun?
Yorum Gönder